Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs nedeniyle dünyada binlerce insan hayatını kaybetti. Sonbahar’ın başlamasıyla vaka ve ölüm sayıları dünya genelinde yeniden artmaya başlayınca, ikinci koronavirüs dalgasının ne zaman başlayacağı da merak edilen bir konu oldu.

İngiltere’de yer alan Reading Üniversitesi’nde doçent olan Doktor Ben Neuman, ikinci bir koronavirüs dalgasının 2021 baharına kadar ortaya çıkmayacağını ve soğuk kış aylarının mini bri karantina görevi göreceğini iddia etti. Kış aylarında insanların vaktinin çoğunu kapalı alanlarda ve fazla kişiyle temas etmeden geçirdiğini aktaran Neuman, atkı ve eldivenlerinde virüse karşı koruyucu bir rol oynayarak virüsün iletimini yavaşlatabileceğini söyledi. Koronavirüsün, grip virüsünün aksine kesinlikle mevsimsel olmadığını belirten Neuman, vaka sayısının kış aylarına göre insanların kendini dışarıya attığı ilkbaharda zirveye ulaşma olasılığının daha yüksek olduğunu söyledi.

İkinci dalga ne zaman gerçekleşir?

Bununla birlikte, ikinci bir koronavirüs dalgasının ne zaman ortaya çıkabileceğine dair bir araştırma yapan doçent, virüsün mevsimsel ilişkisi yerine, asıl kaynağı olan toplu etkinliklere yönelinmesi gerektiğini söyledi. Neuman, “Koronavirüs vakalarının kış aylarında artacağından endişe etmek yerine, potansiyel bir koronavirüs kaynağı olan ve özellikle de maskelerin takılmadığı ve farklı ailelerden insanların bir araya geldiği okul, ofis, parti ve restoran gibi yerlerde, bulaşmaya yol açan davranışlara odaklanın” dedi.

Bununla ilgili farklı görüşler de bulunuyor. London School of Hygiene and Tropical Medicine’den (Londra Hijyen ve Tropikal Tıp Okulu) Dr. Adam Kucharski, “Veriler, insanların çoğunun hâlâ bulaşıma açık olduğunu gösteriyor. Yani bütün önlemleri kaldırırsak Şubat’ta bıraktığımız noktaya döneriz” diyor ve ekliyor: “Her şeye baştan başlamış gibi oluruz.” Dr. Kucharski, önlemlerin gevşetilmesiyle birlikte lokal salgınların birkaç hafta içinde ortaya çıkabileceğini söylüyor. Fakat böylesi bir yerel salgın, ikinci dalga anlamına gelmeyebilir. Dr. Tildesley “Önlemler belirgin bir şekilde gevşetilirse Eylül yada Ekim ayı gibi ikinci bir dalga görülebilir” diyor. Kışın diğer koronavirüs türleri daha fazla yayıldığı için SARS-Cov-2 açısından da bu dönem kritik olabilir. Virüsü zar zor kontrol altında tutan bir ülkede mevsimin etkisiyle ikinci bir dalga oluşabilir. Nottingham Üniversitesi’nden Prof. Jonathan Ball “Bahar ayları bize kesinlikle yardımcı oldu” diyor ve ekliyor: “İkinci bir dalga kaçınılmazdır, özellikle de kış aylarına girerken. “Hükümete düşen görev, dalganın zirve noktasının sağlık sistemini tıkayacak noktaya gelmesini engellemek.”

Dikkatli olmak gerek

Bununla birlikte Neuman, pozitif testlerin yüzde oranının salgının boyutunu ölçmek için yanlış bir yöntem olabileceğini de sözlerine ekledi: “Çelişkili bir şekilde, koronavirüs testlerine katılan gripten muzdarip kişiler, potansiyel olarak pozitif testlerin yüzdesini düşürebilir ve bu da yanıltıcı bir şekilde koronavirüsün azaldığını gösterir. Bu durum pandemiyi izlemek için pozitif oranların tek başına dikkate alınmaması gerektiğinin bir nedenidir.”

Virüs daha zararsız hâle evrilir mi?

Bir diğer argüman da, virüslerin zaman içinde daha az ölümcül hâle evrildiği ve bu nedenle ikinci dalganın daha zararsız olabileceği. HIV bile daha ölümcül hâle evriliyor gibi gözüküyor. Bu teoriye göre virüsler taşıyıcı canlıları öldürmemek ve böylece daha fazla canlıya yayılmak imkanı bulmak için daha az ölümcül hâle evrilmeye yatkın. Fakat Prof. Ball “Bu bazı tembel virologların tekrarlayıp durduğu bir laf ama bunun garantisi yok” diyor. Ayrıca evrimin etkileri daha uzun sürelerde belirginleşiyor. Salgının altıncı ayında geri dönüp baktığımızda virüsün bu yönde evrildiğine dair bir kanıt göremiyoruz. Prof. Ball “Virüs bence şu an gayet başarılı bir şekilde bulaşıyor. İnsanlar genellikle belirtisiz veya çok hafif semptomlarla hastalığı atlatıyor. Bu sürede bulaştırabildikleri için koronavirüsün daha hafif bir hale evrilmeye ihtiyacı yok” diyor.

İkinci dalga nedir?

Bunu denizdeki dalgalara benzetebiliriz. Vaka sayıları arttıktan sonra azalır, ardından tekrar artar. Her bir döngü, bir dalga gibidir. Öte yandan ikinci dalganın resmi bir tanımı yok. Warwick Üniversitesi’nden Dr. Mike Tildesley, “Bu bilimsel bir tanımlama değil, dalgayı herkes keyfi bir şekilde farklı tanımlayabiliyor” diyor. Bazıları her artışı ikinci bir dalga olarak değerlendiriyor ama bazen ikinci dalga denen şey, birinci dalganın üzerindeki küçük iniş çıkışlar olabiliyor. Bir dalganın bittiğini söyleyebilmek için vaka sayısının belirgin bir şekilde düşmesi ve virüsün kontrol altına alınması gerekiyor. İkinci bir dalganın başladığını söyleyebilmek için de yeni vakalarda belirgin ve kalıcı bir artış olması gerekiyor. Yeni Zelanda’da 24 gün aradan sonra tespit edilen ilk vakalar ve Pekin’de vakasız geçen 50 günden sonra ortaya çıkan salgın bu kapsama girmiyor. Bazı uzmanlar, İran’da yaşananların ikinci dalga tanımına uyabileceğini düşünüyor.

Öte yandan, dünya genelinde koronavirüs vakalarının sayısı 30 milyona, ölü sayısı ise 1 milyona yaklaştı.